Tiyatro oyunu İzafiyet, seyirciyi Einstein’ın geçmiş sırlarının izinde bir sohbete dahil ediyor. Ankara Devlet Tiyatrosu oyunu ‘İzafiyet’, insanlık tarihinin en önemli bilim insanlarından Albert Einstein’ın sırlarla dolu geçmişine davet ediyor seyirciyi. Bir söyleşi için Nobelli fizikçiyi evinde ziyaret eden genç gazeteci kadın, Einstein’ı beklenmedik sorularıyla köşeye sıkıştırır. Margaret Harding adlı gazeteci kadının, Einstein’ın geçmişindeki gizemi deşen söyleşisi üzerine kurulu olan ‘İzafiyet’i Amerikalı tiyatro yazarı ve senarist Mark St. Germain kaleme aldı.
Ankara Devlet Tiyatrosu’nda 2022 senesinde prömiyer yapan ve sahnelenmeye devam oyun, Einstein rolünü de üstlenen Buğra Koçtepe tarafından Türkçeye çevrildi ve yönetildi. Margaret Harding rolünü Pınar Gün Topçu’nun üstlendiği ‘İzafiyet’te, Einstein’ın yardımcısı Bayan Dukas rolünde Buket İnger’i izliyoruz.
Tiyatro oyunu ‘İzafiyet’in konusu
Gazeteci Margaret, Einstein’a “Hiç kimsenin bilmediği bir Einstein yazmak istiyorum” diye girer söze, bahsettiği ‘bilinmeyen’ Einstein ‘baba ve koca Einstein’dır. Evet, hepimizin çocukluktan beri ezberden bildiği üzere; “zaman kavramı görecelidir”, Einstein bu fizik kanununu ‘izafiyet’ teorisinde ispatlamıştır. Peki ya bir insanın ‘iyiliği’ göreceli midir? Yücelik nerededir? Kişisel başarıda mı? Yoksa büyük egolar, insani yüceliğe mani midir? Margaret’e göre “yücelik için iyilik gerekir”, Einstein ise yüceliğin kişinin başarısına bağlı olduğuna inanır. Mühim olan dünyaya katkı sağlayan olmaktır, ‘İzafiyet’ oyunundaki Einstein’a göre. “Hangisi dünyaya daha çok katkı sağlar, bakıcı bir baba mı bencil bir sanatçı mı?” diye sorar, Margaret’e…
Albert ve Mileva Einstein çifti 1902 senesinde bir kız çocuğu sahibi olur. Ancak 1904’ten sonra bu çocuk ne görülür ne de kendisinden bahsedilir. İzafiyet oyunu, seyirciyi 1942 senesine götürür. Şimdi gazeteci Margaret, Einstein’ın ‘ortadan kaybolan’ kız çocuğunun gizemi çözmeye çalışacaktır. Gazeteci ünlü fizikçiye izafiyet teorisi ile kişisel geçmişi hakkında sorular sorarken konuyu çok daha tartışmalı bir yere çekecektir: ‘Büyük sanatçı ya da bilim insanı’ olmak aynı zamanda ‘harika bir insan’ olmak demek midir?
Gerçekçi bir dekorun içinde sahnelenen, 1 saat 20 dakika uzunluğundaki, tek perdelik diyalog ağırlıklı oyunun etkileyici müziklerinde Can Atilla’nın imzası var. İki karakter arasında zekice laf atışmaları eşliğinde geçen oyunda, Einstein’ın yardımcısı rolündeki Bayan Dukas ise oyunun mizahi unsuru olarak yerini alıyor.